Göçmenler için Anadilde Psikoterapi Kritik bir Öneme Sahip

Anne ve babamızdan öğrendiğimiz ve konuşmaya başladığımız dile ‘ana dili/ mother tongue’ deriz. İki farklı dilde konuşan ebeveynlerin çocukları veya yaşamının belli bir döneminden itibaren ana dilinden farklı olarak ‘yabancı dil’e yoğun bir şekilde maruz kalan kişiler iki dilli/ bilingual olarak adlandırılır. İkinci dilin öğrenildiği yaşın kişinin o dili ne kadar yetkin kullanacağını belirlediği üzerinde çok sayıda çalışma vardır. Genel olarak ne kadar küçük yaşta ikinci dil öğrenilirse kişinin o dilde kendini ‘yetkin’ hissetme oranı artmaktadır. Bununla birlikte ikinci dili ne kadar iyi konuşursa konuşsun kişilerin ikinci dillerinde konuşurken duygusallıklarının azaldığı konusunda birçok araştırma mevcuttur. Bu sonuç bize psikoterapi gibi temel olarak rahatsız edici duyguların ve düşüncelerin paylaşıldığı br ortamda kişinin ana dilini konuşabilmesinin gerçek duygularına erişebilmesinde oldukça kritik rol oynadığını düşündürmektedir. Yaşadığı olayın yoğunluğuna eşlik eden duyguların zayıflığı terapiste kişi hakkında yanlış bir fikir verebileceği gibi kişinin de iç dünyasının anlaşıldığını hissetme oranı düşebilmektedir. Özellikle bu duruma Almanya, Avusturya, Fransa ve Belçika gibi Avrupa ülkelerinde yaşayan ikinci kuşak Türk göçmenlerin Almanca veya Fransızcayı gündelik hayatlarında ne kadar rahat kullanırsa kullansın da bu ülkelerin yerel halkından olan bir psikologla görüşme yapmaktan memnun kalmadıkları, bazı deyişleri veya kültürel içeriği olan durumları anlatamadıkları için 'yanlış anlaşılma’ durumu yaşadıkları sıklıkla bize ulaşan yakınmalar arasındadır.

Dil bir insanın benlik duygusunu, ötekileriyle ilişkilenmesini ve bu süreçte iç dünyasında olup biten soyut deneyimleri aktardığı en temel araçtır. Ölüm, boşanma, aldatılma, akran zorbalığı, trafik kazası, işten çıkarılma gibi çok yoğun ve acı veren duyguları dile dökmek travmatik yaşantının doğası nedeniyle zaten zordur. Özellikle şok içeren yaşantılar aktarılırken kişi kelimeleri kullanmakta zorlanır. Bu durum eğer ikinci dilde konuşarak yapılacaksa artık süreç kişi için oldukça zorlayıcı bir duruma dönüşebilir.

Şok yaşantılarının dışında yoğun üzüntü, öfke veya yalnızlık gibi duyguların hissedildiği olayları ifade ederken olay hangi dilde yaşandı ise o dilde ifade etmek hatırlamayı kolaylaştırır. Araştırmalara göre, iki dilli  kişiler, başlarından geçen yaşam olaylarını hangi dilde yaşadılarsa o dilde sınıflandırmaktadır. Sınıflandırma yapılan dilde ifade etmek duygulara erişimi de artırır. Göçmenlerin çocukluk anılarının, kendi ana dillerinde anlatıldığında daha yoğun bir duygu yükü taşıdığını gösteren çalışmalar mevcuttur. Kişinin yaşam hikayesini oluşturan otobiyografik anıların doğru şekilde hatırlanması, hatırlamanın gerçekleştiği dile bağlıdır. Hatırlama dili, belirli bir bölümün orijinal olarak kodlandığı dille eşleşiyorsa hatırlama güçlenir. Dolayısıyla kişinin ana dilini konuşurken yaşadığı olaylar anadilinde konuşulduğu zaman daha sağlıklı şekilde hatırlanabilir. İkinci dilde konuşarak aktarma esnasında dil ile belirlenen izler kaybolduğu için hafıza bundan olumsuz yönde etkilenir.

Avrupa’da yaşayan Türk kökenli kişilerin psikoterapiye başvuru sebepleri arasında eş ve çocuklarla yaşanılan problemlerin psikolojik problemlerin temel sebepleri olarak gösterildiğini düşündüğümüzde terapide anlatılacak olayların çoğunun anadilde yaşandığı ortaya çıkmaktadır. Tüm bu ve benzeri sebeplerle bizler İnsana Değer Psikoloji olarak Avrupa, Amerika, Avusturalya ve Orta Doğu’da yaşayan ve ana dili Türkçe olan kişilerin anadilde yani Türkçe terapi hizmetinden faydalanmasını oldukça önemsemekteyiz. Psikoterapi gibi çok hassas ve özel bir sürecin en sağlıklı şartlar altında yapılması ortaya çıkan sonuçları da olumlu yönde etkilemektedir.

Almanya’da kadınlarla yüz yüze olarak gerçekleştirdiğimiz grup çalışmalarının yanı sıra online olarak Türkçe terapi seçeneği ile sunduğumuz hizmetlerde amacımız dünya standartlarında, etik, kişinin değerlerine duyarlı ve güvenilir bir terapi ortamı sağlamaktır. Alanında uzman psikologlardan oluşan ekibimizden bireysel, çocuk-ergen, aile ve çift terapilerinde Türkçe terapi desteği almak için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Kaynaklar:
Ayçiçeği, A. Ve Harris, C. (2004). Bilinguals’ recall and recognition of emotion words. Cognition and Emotion. 18, 977-87.
Plazas, Maria F., "The role of mother tongue in therapy for limited English proficiency individuals : sense of self, emotional expression and the therapy relationship" (2015). Masters Thesis, Smith College, Northampton, MA.
https://scholarworks.smith.edu/theses/717